FilmListeflix

24 Maddede Joaquin Phoenix’in Trajik Gerçek Hayat Hikayesi

Çoğumuz onu Commodus rolüyle Gladyatör’den tanıdık. Ama ismini daha geniş bir kitleye yayılmasını sağlayan filmin Aşk (Her) olduğu inkar edilemez bir gerçek. Son zamanlarda ise ününe ün katarak Joker rolüyle gündemden düşmeyen Joaquin Phoenix, herkesin takdir ettiği başarılı bir oyuncu.

Peki çoğunlukla yalnız ve anti-sosyal bir adamı canlandırdığını hiç fark ettiniz mi? You Were Never Really Here, Her, Gladyatör, Joker… Belki gerçekten de yalnız ve üzgün bir adamdır, kötü bir çocukluk geçirmiştir ve geçmişinden atlatamadığı travmaları vardır? Maalesef bu saydıklarımın hepsi doğru. Joaquin Phoenix’i yakından tanımak istiyorsanız, yazıyı sonuna kadar okumalısınız.

Joker filmi hakkında bilinmeyenler yazımızı okuyabilirsiniz.

Joaquin Phoenix’in genç yaşta hayatını kaybeden abisi River Phoenix kimdir? yazımızı da okuyabilirsiniz.

1- Joaquin Rafael Poenix, 28 Ekim 1974 doğumlu. Yani 44 yaşında ve Akrep burcu.

 

2- Her ne kadar yetenekli bir oyuncu olsa da Oscar ödülüne aday gösterilmenin ötesine geçemedi. Bir röportajında Oscar ödülleri için “bullshit” yorumunu yaptı. Ama biz Joker performansı ile şubatta “And the Oscar goes tooo Joaquin Phoenix” cümlesini duyacağımıza çok eminiz 😊

Riddley Scott’ın yönettiği Gladiator filmi ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar ödülüne aday oldu. 2005’te müzisyen Johnny Cash’i canlandırdığı biyografik filmi Walk the Line ile Oscar’a yeniden aday oldu. 2012 yapımı The Master filmi ile En İyi Erkek Oyuncu dalında 3. kez Oscar’a aday oldu.

Kazandığı Ödüller: 2006 Altın Küre Ödülleri’nde En İyi Erkek Oyuncu (Sınırları Aşmak), 2012 Venedik Film Şenliği’nde En İyi Erkek Oyuncu (The Master), 2017 Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu (You Were Never Really Here) ödüllerini kazandı.

 

3- 2008 yılında aniden aktörlüğü bıraktığını ve rap müzisyeni olarak yoluna devam edeceğini duyurdu.

 

4- 5 kardeşi var. Kendisi gibi oyuncu olan abisi River Phoenix, 1993 yılında henüz 23 yaşındayken aşırı dozda uyuşturucu nedeniyle hayatını kaybetti. Öldüğü gece ambulansta Red Hot Chili Peppers’ın gitaristi Flea da vardı ve şoktan uzun süre çıkamadığını söylemişti. River Phoenix’in Keanu Reeves ile çok yakın arkadaş olduğu (bazıları sevgili olduklarına inanıyordu) biliniyor. Yaşasaydı, Titanik’te Leonardo di Caprio yerine onu izleyecektik.

River Phoenix’i 1986’da Stand By Me, 1989’da Indiana Jones And The Last Crusade, 1991’de Dogfight gibi filmlerden hatırlayabilirsiniz. Running On Empty’deki rolüyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscarı’na aday gösterildi.

 

5- River’ın ölümü Joaquin’i derinden etkileyen olaylardan biri. River’ın sokakta yere yığılıp titreme krizi geçirmesiyle panik içinde 911’i arayan Joaquin’in telefondakilere kurduğu son cümle: “Abim şu an uyuyor gibi görünüyor.” oldu. Telefonu kapattıktan sonra ise hemen abisine sarıldı ve “Merak etme ambulans yolda, iyileşeceksin.” dedi.

Keanu Reeves en yakın arkadaşının ölümünden sonra hislerini şöyle ifade etti: “Söyleyebileceğim tek şey, daha önce hayatımda hiç böyle hissetmedim. Çok üzgünüm. Saatlerce hıçkırarak ağlıyorum. Onu her gün çok özlüyorum.”

6- River’ın ölümüyle yarım kalan Dark Blood filmi, yıllar sonra Joaquin’in seslendirmesiyle 2012’de vizyona girdi.

 

7- Aile içerisinde Joaquin, ünlü bir oyuncu oldu. Kardeşlerinden Summer, Ben Affleck’in kardeşi Casey Affleck ile evlendi. Liberty oyunculuk yapmaya, Rain ise şarkı söylemeye devam etti.

Summer Phoenix ve Casey Affleck

 

8- Annesi orta halli bir ailenin kızı olan Arlyn, babası ise evden kaçan John Bottom. Joaquin’in ailesi, aileleriyle görüşmeyen gezgin hippilerdi. 60’ların sonunda Tanrının Çocukları isminde dini bir tarikata üye olup misyoner oldular ve Güney Amerika’dan Texas’a taşınıp gezgin hippiliğe devam ettiler.

Pek çok skandala konu olan Children of God tarikatında, her üye özgür bir cinsel hayata sahip. Asıl amaçları “free love” ve “free sex” fikirlerini empoze etmek. Çocukları yetişkinlerle cinsel ilişki yaşamaya teşvik eden tarikat nedeniyle Phoenix kardeşler, ailelerinin ilgisinden ve sevgisinden uzak bir çocukluk geçirmiş.

 

9- Phoenix 4 yaşına geldiğinde ailesi tarikatı terk etmek istemiş. O zamana dek “Bottom” adıyla tanınan aile, “Phoenix” soyadını seçerek tarikattan uzaklaşmıştı. Fakat yaşam standartları öyle düşüktü ki yiyecek yemek bulmakta bile zorluk çekiyorlardı. Amerika’ya giden bir gemiye kaçak olarak binip yeni bir hayata yelken açtılar.

Joaquin Phoenix, Leaf Phoenix olarak da biliniyor.

Joaquin Phoenix o dönemleri şöyle anlatıyor: “Ailem, kendi dünya görüşünü paylaşan bir toplum bulduğuna inanmıştı. Tarikatlar kendilerini hemen belli etmiyor. Zamanla bunun farkına vardılar ve üyeliğine son verdiler.”

Geçim sıkıntıları hakkında ise: “Paramız olmadığında bile içinde uyuyacak bir arabamız, bir arkadaşımıza ait park edebileceğimiz özel araba yolu ve “Seni koruyacağım” diyen bir babamız vardı.” diyor.

 

10- Phoenix kelimesinin anlamı ise son derece manidar! Küllerinden doğan Anka kuşu…

 

11- Tek yatak odalı bir dairede 7 kişi kaldılar. Çocukların kalmasına izin verilmiyordu fakat yönetici anlayışlı biri olduğundan annesine: “Ev sahibi gelince çocukları saklamalısın.” dedi. Ev sahipleri geldiğinde 5 kardeş bir çamaşır makinesinin arkasında saatlerce saklanmak zorunda kalırlardı.

“Bunu asla unutmadım. Bu benim için çılgınca. Sadece gerçekten, gerçekten şanslıyım. Şans. İşte bu.”

 

12- Bottom ailesi tarikatta misyoner ve başpiskopos olmalarına rağmen hiçbir maddi yardım görmüyordu. Bir süre sonra babaları rahatsızlandığı için River, Rain ve Joaquin sokaklarda şarkı söyleyip para toplamaya başladılar.

 

13- Genç yaşta gelen şöhret, ailevi sorumluluklar ve geçmişte yaşadıkları ile küçük yaşta uyuşturucu ve sigarayla tanışan kardeşi River, doğa aşığıydı. İnsan hakları savunucusu ve PETA’da gönüllü bir çalışandı.

Joaquin de kardeşine bu anlamda çok benziyor. O da PETA savunucusu ve aktivist.

14- 2005 yılında Walk The Line (Sınırları Aşmak) isimli belgeselde efsanevi müzisyen Johnny Cash’in hayatını canlandırdı. Cash, uyuşturucu ve alkol bağımlılığıyla mücadele eden sıkıntılı bir hayata sahipti. Ve bu rolü canlandırmak, çoğu kişinin söylediğine göre Joaquin’e ölen kardeşini hatırlatıyordu.

Joaquin ise bunun sadece bir rol olduğunu, rolünü sağlam oynamak için çekimler esnasında kafasını bir direğe bile vurduğunu söyledi.

 

15- Her ne kadar etkilenmediğini söylemiş olsa da Walk the Line’da sert bir uyuşturucu ve alkol bağımlısını oynamak, hayatını muntazam bir şekilde etkilemeye başladı.

“O zaman içtiğimin farkındaydım ama yapacak başka bir şeyim yoktu. Beni durduracak hiçbir şeyim yoktu. Beni iyi hissettirmesi için alkole yaslandım.”

 

16- 2005’in nisan ayında bir rehabilitasyon merkezine gitti. Bir süre tedavi olduktan sonra Adsız Alkolikler toplantılarına katılmaya başladı. Daha sonraki röportajlarında destek ağı için “Yaptığım en iyi şey” diyecekti.

 

17- Film ve televizyon endüstrisinde yıllarca süren bir kariyere sahip olan Joaquin Phoenix’in kameralar önünde çok cool olacağını düşünürdünüz değil mi? Ama gerçek böyle değil.

Interview dergisine verdiği röportajda çekimlerden bir gün önce hala “bulantı” yaşadığını söyledi. Ayrıca yayın esnasında inanılmaz endişeli gözüktüğünü de ekledi.

 

18- Joaquin Phoenix’in sonsuza dek efsanevi bir aktör olarak hatırlanacak olmasının sebeplerinden biri işini çok ciddiye alması. The Guardian’a verdiği röportajda şöyle dedi: “Çalışırken hayatımı terk ediyorum. Giysilerimi giymiyorum ya da kim olduğumu hatırlatan müzikleri dinlemiyorum. Arkadaşlarımla ya da ailemle iletişim kurmuyorum.”

Film çekimleri başladığında kız arkadaşı aktris Rooney Mara da dahil olmak üzere sevdiklerinin ne kadar zorlandığını hayal edemiyoruz.

 

19- Şöhret, hayranlar ve sürekli medyanın ilgisiyle çevrili bir süper star olmak, kıskanılacak bir hayat tarzı gibi görünüyor. Ama görünüş yanıltıcı olabilir. Walk The Line’ın çekimleri bittikten sonra şunları söyledi:

“Filmi bırakmak benim için gerçekten çok zordu. Sinirli, kırgın ve terk edilmiş hissettim. Ne yapacağımı bilemedim. Kendimi çok yalnız hissettim.”

20- Gelelim aşk hayatına. 1997 yılında Inventing the Abbotts filminde başrolü paylaştığı Liv Tyler ile büyük bir aşk yaşadı.

 

21- Walk The Line filminde rol arkadaşı Ginnifer Goodwin ile sevgili oldu. Ginnifer Goodwin, One Upon a Time dizisinin Pamuk Prensesi.

 

22- True Blood’dan Sookie Stackhouse rolüyle tanıdığımız Anna Paquin ile de bir süre birlikte oldular.

 

23- Burada hemen bir parantez açmak istiyoruz. Üstte afişini görebileceğiniz Buffalo Soldiers filminde Haluk Bilginer’den büyük ayar yemişti Joaquin Phoenix.

24- Şu anda ise “Her” filminde Joaquin Phoenix ile başrolü paylaşan aktris Rooney Mara ile nişanlı. Aktivist, hayvan haklarını savunan ve vegan çift Hollywood’un en cool çifti olarak görülüyor.

25- Todd Phillips’in Joker filmindeki rolü ile 2020 Golden Globes (Altın Küre) Ödülleri’nde “Dram Türünde En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü aldı.

26- 2020 Oscar Ödül Töreni’nde Joker rolü ile “En İyi Erkek Oyuncu” Ödülünün sahibi oldu. 92. Akademi Ödülleri’ndeki konuşmasında genç yaşta vefat eden abisi River Phoenix’i de andı.

Bizi Takip Edin:

Twitter
Instagram
Letterboxd
Youtube

Dark, Netflix, TENET ve daha birçok konudan bahsettiğimiz podcast’lerimizi dinleyebilirsiniz:

Soundcloud: soundcloud.com/kulturflix
Spotify: https://spoti.fi/2ZSJhFy
iTunes: https://apple.co/2AnbCJh
Spreaker: https://bit.ly/3cj1HBR

Yorum yap

Your email address will not be published. Required fields are marked *

error

Bizi Sosyal Medya'da Takip Etmeyi Unutmayın!