Son dönemde Netflix’in Monster: The Jeffrey Dahmer Story dizisiyle konuşulmaya başlayan Amerikalı seri katil Jeffrey Dahmer, 17 genç erkeği öldürdü. İşte “Jeffrey Dahmer” hakkında bilmeniz gereken en şok edici 10 gerçek!
Jeffrey Dahmer büyük ölçüde babasından ilham aldı
29 Temmuz 1936’da doğan Lionel Dahmer, Ohio’nun Barberton kentinde Kıdemli Araştırma Kimyacısı olarak çalışan yetenekli bir kimyagerdi. Daha sonra şirketin Analitik Kimya bölümünün denetleyicisi olarak işine devam etti. Peki ben neden size Lionel Dahmer’den bahsediyorum?
Birincisi, o meşhur Amerikan seri katili Jeffrey Dahmer’ın babası. İkinci olarak, Jeff’in eserlerinin çoğu ona Lionel tarafından öğretildi!
Lionel, Jeffrey’e yolda ölü bulduğu sıçanları, rakunları ve diğer hayvanları nasıl inceleyeceğini öğretmişti. Lionel, o sırada bir kurbağanın kafatasında bir delik açmayı ve hayvanın nasıl tepki verdiğini görmek için beynine farklı sıvı maddeler dökmeyi içeren bir deney üzerinde çalışıyordu. Deneyin asıl amacı, bir hayvanın beyni neredeyse tamamen hasar görse bile, kalan beynin küçük bir bölümünün hayvanı canlı tutabileceğini göstermekti.
Jeffrey kurbanlarından birkaçını zombi yapmaya çalışıyordu. Bunun için de babasının kurbağa üzerinde denediği yolu izledi. Kurbanlarının kafatasına matkapla bir delik açarak içine asit döktü… Jeff bunu çok erken yaşta öğrendi. Çocuk yaştayken hayvanların iç organlarına ve kemiklerine hayran oldu.
Diseksiyonlar ve tahnitçilik dışında (hayvanların içini gerçekçi görünmesi için doldurma sanatı), Lionel çocuğuna hayvanların vücutlarını ve kemiklerini nasıl koruyacağını da öğretti. Tabii tüm bunları yaparken, oğlunun tahnitçiliğe bir tutkusu olduğunu düşünüyordu. Ancak, Jeff öğrendiği bu becerileri iyilik için kullanmak yerine daha sonra kurbanları üzerinde kullanmayı tercih etti.
Oğlu tutuklandıktan sonra yazar olan Lionel ile ilgili bir başka ilginç gerçek de “Bir Babanın Öyküsü” isimli otobiyografisinde, kendisinin de bir zamanlar Jeffrey gibi şiddetli rüyalar ve fanteziler kurduğunu itiraf etmesidir. Bu kitapta, oğlunun aksine içgüdülerine göre hareket etmemesine ve becerilerini iyi işlere yormasına rağmen, tıpkı oğlu gibi psikopat düşünceleri olduğundan bahsetmişti.
Ancak Lionel’in her şeye rağmen Jeffrey’i çok sevdiğini ve 28 Kasım 1994’teki ölümüne kadar yanında olduğunu belirtelim.
Jeffrey’nin kazara öldürdüğü ilk kurbanı
Jeffrey Dahmer, kendi ifadelerine ve hukuki delillerine göre ilk cinayetini babasının Ohio’daki evinde işledi. Ancak katil daha sonra konsere gitmek için otostop çeken 18 yaşındaki Steven Hicks’in öldürülmesinin bir kaza olduğunu itiraf etti.
Jeff polise, yalnız ve eşcinsel bir adam olduğu için genç erkeklerle ilgili fantezileri olduğunu söyledi. Fantezilerinden biri de yolda yakışıklı bir erkeğin kendisini otostop çekmek için durdurması ve sonrasında birlikte güzel vakit geçirmeleriydi.
Steven Hicks, bir konsere yetişmeye çalıştığı için otostop çekiyordu. O bölgede otostop çekmek çok normal bir şeydi. Tek sorun Hicks’in Jeff’e denk gelmesiydi… Jeff, Hicks’i arabasına aldı, evine götürdü. Ancak Hicks, Dahmer’den geç olmadan kendisini gideceği yere bırakmasını rica ettiğinde olaylar çığırından çıktı. Jeff onun daha uzun süre kalmasını istedi, otostopçu çocuk bunu reddetti ve 18 yaşındaki iki genç arasında işler gerginleşti. Sonunda, Dahmer bir dumble aldı ve kafasına vurdu. Hicks aldığı bu darbeyle yere yığılırken Jeff daha uzun bir dambıl aldı ve onu boğdu.
O sırada Jeff, babasının evinde tek başına kalıyordu. Babası yakındaki bir otelde o zamanki kız arkadaşı Shari ile birlikte kalıyordu ve Jeff’in, annesiyle birlikte kaldığını sanıyordu. Ancak Lionel’ın bilmediği şey, Joyce’un küçük çocukları David’le evi çoktan terk ettiği ve Jeffrey’i neredeyse üç ay boyunca yalnız bıraktığıydı.
Hicks’i öldürdükten sonra Jeff panikledi ve cesedi evlerinin altına sakladı. Daha sonra cesedi parçalara ayırdı. Ayrıca Hicks’in kemiklerini kırmaya çalıştı, ancak insan iskeletinin iç kısmının ıslak olması nedeniyle bunu başaramadı. Bu yüzden kemikleri kırılgan hale gelene ve kolayca kırılana kadar fırında ısıttı. Ardından kemikleri un ufak etti ve evin arka bahçesine saçtı. Jeff’e göre, tüm bunlar fantezilerini süsleyen otostopçu kurbanı Hicks’i her zaman yanında tuttuğunu hissetmesini sağlıyordu.
“Doing a Dahmer” ve Jeffrey’nin okuldaki sosyal statüsü
Dahmer hakkında bilmeniz gereken üçüncü ilginç şeye gelince, okuldayken bira parasını nasıl kazandığı… Dahmer, konu okul hayatına geldiğinde toplumdan dışlanmış biriydi ve kampüsteki “popüler” öğrenciler tarafından genellikle görmezden geliniyordu. Bir arkadaşı “Arkadaşım Dahmer” adlı bir çizgi roman yazdı, kitabında Jeffrey’in sık sık şakalar yapan bir sınıf palyaçosu olduğunu ifade etti.
“Doing a Dahmer” şaka yaparak arkadaşlarını eğlendirmek anlamında kullanılıyordu. Jeffrey genellikle otistik bireyleri taklit ederek diğer öğrencilerin güldürmeye çalışıyordu. Hatta bazen bu hareketlerini alkol satın almak için para karşılığında yapıyordu.
Ancak Dahmer, 17 genci öldürmek ve parçalamaktan suçlu bulununca, “Doin’ a Dahmer”ın anlamı tamamen değişti. O zamandan beri, bu ifade sadece onun iğrenç suçlarıyla ilişkilendirildi.
Polisin ırkçılığı ve ihmali Dahmer’in suçlarına nasıl katkıda bulundu?
Jeffrey Dahmer, ırkçılığın yaygın olduğu 80’li yılların sonlarında Amerika’da yaşayan beyaz bir erkekti. Jeffrey’nin suçlarına ve cinayetlerine en çok katkıda bulunan başlıca nedenlerden biri buydu. Polisler, Dahmer’ın Oxford Apartmanı’ndaki dairesinin yanında yaşayan Glenda Cleveland adlı siyahi komşusunu dinlemiş olsaydı en az beş cinayeti önleyebilirlerdi.
Cleveland, Dahmer’ın dairesinden gelen elektrikli alet seslerini, çığlıkları ve mide bulandırıcı kokuları duyduktan sonra, polise defalarca şikayette bulundu. Aslında Dahmer’in kafatasına delik açıp asit dökerek bitkisel hayata soktuğu Konerak adında 14 yaşındaki çocuk, Dahmer alkol almak için dışarı çıktığında bir şekilde evden kaçmayı başardı. Konerak, Dahmer’in komşusu Cleveland, kızı ve kuzenleri tarafından Dahmer’ın dairesinin dışında çıplak, anlaşılmayan kelimeler mırıldanırken ve kafası kanlar içindeyken bulundu.
Kadınlar hemen polisi arayarak durumu bildirdi. Polisler geldiğinde, Konerak’ı başı kanlar içinde ve neredeyse bilinçsizce otururken buldular.
Dahmer olay yerine geldiğinde polisleri kolayca kandırdı ve kurbanını eve geri götürdü. Polislere Konerak’ın çok içen, sarhoş olan ve kendine zarar veren erkek arkadaşı olduğunu söyledi. Ayrıca memurlara Konerak’ın 18 yaşında olduğunu söyledi. Glenda ve kızından gelen çok sayıda şikayete rağmen, memurlar Dahmer’a inandı ve hatta kurbanını içeri götürmesine yardım etti. Bir başka şaşırtıcı olay da polisler Dahmer’in dairesine girdiğinde, Jeffrey’nin yatağının yanında bir ceset yatıyordu. Bu ceset, Dahmer’ın 14 yaşındaki Konerak’ı evine getirmeden ve ona ilaç vermeden bir gün önce öldürdüğü Tony Hughes’a aitti.
Polis, Glenda’nın şikayetlerini ciddiye alıp Dahmer’ı soruştursaydı, sadece Hughes’un cesedini bulmakla kalmayacak, aynı zamanda bu olaydan kısa bir süre sonra Dahmer’in elinde ölen Konerak’ı da kurtarmış olacaktı.
Jeffrey’nin sağır ve dilsiz kurbanı Tony Hughes hakkındaki yazımız için tıklayın…
Polis, Dahmer’ın dairesindeki kaplarda insan kalıntıları buldu
Jeffrey Dahmer, 22 Temmuz 1991’de nihayet polis tarafından tutuklandığında, dairesindeki hemen hemen her kapta insan kalıntıları bulundu. Dahmer “Milwaukee Yamyamı” olarak tanınıyordu. Jeff kurbanlarını öldürdükten ve parçaladıktan sonra iç organlarını çıkarıp, etlerini kemiklerinden ayırırdı ve yerdi! Söylediğine göre, kurbanlarını onun bir parçasıymış gibi hissedebilmek için yiyormuş.
Polis, Dahmer’in tutuklanmasının ardından evini aradığında, Dahmer’in buzdolabında Konerak’ın kopmuş kafasını ve başkalarının iç organlarını buldu. Bunun dışında, çok sayıda hidroklorik asit şişesi, Dahmer’in eti asit içinde erittiği büyük bir kutu ve birkaç kafatası buldular.
Birden fazla zihinsel rahatsızlıktan muzdarip olmasına rağmen, Dahmer suçlarından dolayı yasal olarak aklı başında ilan edildi.
1991 yılında tutuklanmasının ardından, Dahmer’in şizotipal kişilik bozukluğu, borderline kişilik bozukluğu ve psikotik bozukluk dahil olmak üzere birçok zihinsel sorundan muzdarip olduğu tespit edildi. Ayrıca, bir kişinin iç organlara, ete, kemiğe ilgi duyması, bunlardan tahrik olması anlamına gelen zihinsel bir bozukluk olan “Splanknofili” teşhisi de konmuştu.
Dahmer’in avukatı ve babası, doktorlar tarafından yapılan bu teşhisleri öne sürerek, Dahmer’ın akli dengesinin yerinde olmadığını söylemek ve cezalarından bu şekilde sıyrılmasını sağlamak istediler. Lionel, oğlunun hapse girmesini asla istemedi ve mahkemede deli olduğunu söylemek istedi bu şekilde hapis cezası almak yerine akıl hastanesine gidebilecekti. Ancak dava onların istediği gibi gerçekleşmedi ve yargıç, Dahmer’in akli dengesinin yerinde olduğunu, kurbanlarına her ne yaptıysa bilinçli ve isteyerek yaptığını açıkladı. Ve sonunda 17 Şubat 1992’de müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Jeffrey Dahmer, kurbanların cesetlerini bulması için polise yardım etti
Tutuklandıktan sonra Jeffrey Dahmer, kurbanlarının cesetlerini sakladığı ve gömdüğü yerleri polislere söyledi. Polisin haberi olmamasına rağmen Dahmer, ilk kurbanı Steven Hicks’i de kendisinin öldürdüğünü de itiraf etti.
Söylediğine göre Dahmer, 1978’de ilk cinayetini işledikten sonra, bir yıldan fazla bir süreyi panik halinde geçirdi, polis arabalarını her gördüğünde korktu. Hatta Steven Hicks’in ortadan kaybolduğu haberlerini görmek için sürekli haberleri dinledi, gazeteleri okudu. Ancak Hicks hakkında hiçbir haber yapılmadı ve bu durum onu sonraki suçlarını işlemeye teşvik etti. Bununla birlikte, Dahmer ikinci kurbanını 1987 yılında, yani ilk kurbanından 9 yıl sonra öldürdü.
İkinci kurbanı Steven Tuomi’yi bir otel odasında öldürmesinin ardından iki haftada bir paraya ihtiyacı olan eşcinsel bireyleri öldürmeye başladı. Daha sonra polise tüm suçlarını itiraf etti ve “Yaptığım şey için ölmeliydim.” dedi.
Jeffrey’nin fazlasıyla ihmal edilmiş ve görmezden gelinmiş çocukluğu…
Jeffrey, sıradan bir çocuk olmasa da ebeveynlerinin ihmali yıllar boyunca ruhuna ve kişiliğine katkıda bulundu. Babasının ve annesinin, Dahmer’in ihtiyaçlarından daha çok işlerine ve ev meselelerine öncelik verdiği ilgisiz bir ailede büyüdü. İçine kapanık bir çocuktu ve düşüncelerini çoğu zaman kendine saklıyordu. Ancak ergenlik yıllarında eşcinselliğini fark etmeye başlayınca babasıyla bu konuyu konuşmaya çalışsa da görmezden gelindi.
Ayrıca, Jeffrey’nin annesi Joyce hamileyken yaşadığı stres, depresyon ve diğer zihinsel sorunlar için birkaç hap kullandığını söyledi. Bunlar da onun çarpık ruhuna ve zihinsel bozukluklarına da katkıda bulunmuş olabilir.
Dahmer’den kaçabilen tek kişi
22 Temmuz 1991’de Jeffrey, yakındaki bir kulüpten siyah bir adam olan Tracy Edwards’ı parayla kandırarak evine getirdi. Edwards, Dahmer’in dairesine girdiğinde, etrafta çok sayıda hidroklorik asit şişesi gördü ve dairenin her yerinde tuhaf bir koku vardı. Dahmer, Edwards’ın bir eline kelepçe taktı. İşte o zaman Dahmer’de bir sorun olduğunu anladı ve evden ayrılmaya çalıştı. Söylediğine göre Dahmer, Edwards’ın kalbini yemeden önce kalp atışlarını duymak istediğini söylemiş.
Tracy 32 yaşındaydı ve Dahmer’ı nasıl idare edeceğini bilen mantıklı bir genç adamdı. Jeffrey’e onu bırakmayacağına dair güven vermeye çalıştı ve fotoğraf çektirmeye başladı. Dahmer’ın alkolü zaten yüksekti ve bu Edwards’ın katili kolayca kandırmasını sağladı. Edwards, Dahmer’ın yüzüne vurdu ve bir elinden sarkan kelepçeyle bu korkunç evden başarılı bir şekilde kaçtı.
Sokaklarda koştu ve bir polis devriye arabası buldu. Kelepçenin anahtarlarını bulmak için polisleri Dahmer’in dairesine götürdü. Polislerden biri dairesine girip Dahmer’ın yatak odasında anahtarları aradığında, çekmecede parçalanmış bedenlerin polaroid görüntülerini gördü. İşte o zaman Dahmer’ın kim olduğunu öğrendiler ve hemen tutukladılar. Daha sonra Tracy Edwards, Jeffrey’nin suçlarını polise ifşa ettiği için kahraman ilan edildi.
Jeffrey Dahmer’ın kardeşi adını değiştirdi ve gözden kayboldu
Birçok kişi Jeffrey Dahmer’ın adını Dahmer ailesinden bilse de, küçük kardeşi yıllar içinde çok az ilgi gördü. Jeffrey’in kardeşi David Dahmer, ondan altı yaş küçüktü. Hatta doğduğunda küçük kardeşinin adının Jeffrey olduğu bildiriliyor.
Ancak 1991 yılında Jeffrey’nin suçlarının ortaya çıkması ve mahkum edilmesinden sonra David Dahmer adını değiştirmeye ve kamuoyundan kaybolmaya karar verdi. Raporlara göre David, Ohio Üniversitesi’nden mezun oldu ve iyi bir kariyere sahip. Ayrıca iyi bir ailesi ve en az iki çocuğu olduğu bildiriliyor. Bir röportajda Lionel Dahmer, David’in yasal olarak adını değiştirdiğini ve Dahmer davasının duruşmalarına bile katılmadığını söyledi.
İşte bunlar Jeffrey Dahmer ve ailesi hakkında en şok edici ve ilginç gerçeklerden bazıları… Jeffrey, ebeveynlik sorunları, toplumsal sorunlar ve hukuk sistemindeki sorunlar dahil olmak üzere birçok sorun nedeniyle kaotik bir yaşam tarzına dönüşen alışılmadık bir ruhtu. İfadelerine göre, kurbanlarını asla öldürmek istemedi ve ebeveynlerinin aksine sadece onunla kalmalarını istedi. Jeffrey Dahmer, Tanrı’nın kendisini “Milwaukee Canavarı”nı öldürmesi için gönderdiğine inanan Christopher Scarver adlı dindar bir adam tarafından hapishanede dövülerek öldürüldü.