The Platform Filmini Sevenlerin Mutlaka İzlemesi Gereken 8 Film!
COVID-19 salgını sinema salonlarını kapattı, yakın tarihte çıkması planlanan filmler ertelendi. Herkes kendini evlere kapattı. Hal böyleyken en büyük oyalayıcılardan biri tabii ki film izlemek. Netflix kütüphanesine eklenen İspanyol distopik gerilim filmi “The Platform”un popülerliği gün geçtikçe artıyor. “The Platform filminin konusu nedir, sonu ne anlatıyor?” gibi sorularınız varsa şuraya tıklayarak inceleme yazımıza ışınlanabilirsiniz.
The Platform filmini izleyip çok sevenlerin mutlaka izlemesi gerektiğini düşündüğümüz 8 filmi sıralıyoruz.
Parasite (2019) IMDb: 8.6
Geçtiğimiz yıl Bong Joon-ho’nun Parasite filmi, tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Çok konuşuldu, çok sevildi. 2019 Oscar Ödülleri’nde ilk defa İngilizce olmayan bir filme En İyi Film Oscar’ı verildi. Ödül sezonu boyunca pek çok dalda aday oldu ve kazandı. Yani Parasite’i izlemek için bahane bol ama bizim amacımız The Platform ile benzerliğine değinmekti değil mi?
Parasite filminin konusu Seul’un arka mahallelerinde yaşayan yoksul bir ailenin, zengin ve varlıklı bir ailenin evine işçi olarak giriş yapmasıyla başlıyor. Sürükleyici olaylar silsilesi ile izleyiciyi kendine çeken filmin asıl derdi; sınıf farklılıkları, sistemin adaletsizlikleri, yoksulluk ve kader, zenginlik ve şatafat… Her iki film de sınıf ayrımını çarpıcı şekilde gözler önüne seriyor. Parasite filmi bunu daha incelikli ve ustaca işlerken, The Platform’da açık seçik şekilde izleyiciye sunuluyor.
Snowpiercer (2013, Kar Küreyici) IMDb: 7.1
Chris Evans, Tilda Swinton ve Jamie Bell’in başrollerde olduğu Snowpiercer filmi, az önce bahsettiğimiz Parasite gibi Bong Joon-Ho yönetmenliğinde çekildi. Oscar’lı Güney Koreli yönetmen ve senarist Bong Joon-Ho’nun ilk İngilizce filmi olan Snowpiercer, oldukça ilgi çekici bir konuya sahip.
Fransız çizgi roman serisi Le Transperceneige’dan uyarlanan Snowpiercer filmi, başarısız bir deney sonucunda tüm dünyanın buzla kaplı çorak bir araziye dönüşmesini ve dünyanın çevresinde durmadan dönen bir trenin insanlığın son sığınağı haline gelmesini konu alıyor.
Bir süre sonra trende bulunan “şanslı” kesim içinde sınıfsal farklılıklar baş göstermeye başlıyor. Son vagonda bulunan insanlar sefalet ve yoksulluk içinde yaşarken, ön vagondakiler zenginlik içinde gününü gün ediyor. Acınacak şartlarda yaşayan insanlar için adalet arayan Curtis, bir isyan başlatarak ön vagonlara doğru ilerlemeye başlıyor. Curtis, yanına birkaç kişiyi alarak isyanını sürdürürken her vagonda farklı bir olayla karşılaşıp hayatta kalmak için zorlu bir mücadeleye girmek zorunda kalıyor.
The Platform ile Snowpiercer, konu itibarıyla benzerlik taşıyor. Sınıf farklılıkları ile ilgili çıkarımlar konusunda benzeyen filmlerin en önemli farklılığı ise Snowpiercer’da yoksullar ve zenginler arasında keskin bir ayrım varken The Platform’daki mahkumların hapishanedeki katlarının her ay değişiyor olması.
El Metodo (2005) IMDb: 7.2
2005 tarihinde Arjantin-İspanya-İtalya ortak yapımı olarak Marcelo Pineyro yönetmenliğinde vizyona giren El Metodo filminde, Dekia adlı büyük bir şirketin yönetici pozisyonu için yedi aday ile yaptığı iş görüşmelerini izliyoruz. Adaylara psikologlar tarafından geliştirilen ve kimsenin duymadığı “Grönholm Metodu”nu kabul ettiklerine dair bir maddeyi imzalamaları gerektiği söyleniyor. İşte bu noktadan sonra adaylar şüphelenmeye başlıyor. Adayların arasına bir İnsan Kaynakları çalışanının da katılmasıyla aday grubu, etik ve ahlakı bir kenara bırakarak bu kişinin kim olduğunu bulmaya çalışıyor.
Film, tam anlamıyla kapitalizm ve kapitalist sistemdeki iş ahlakının dışa vurumu olarak karşımıza çıkıyor. Üst düzey bir yönetmen pozisyonu için yeterliliğinizi kanıtlamak için bir savaşa dahil olmalı ve düşmanlarınızı yok etmelisiniz. Her sahnesi ile merak uyandıran bu filmi izlerken, kapitalizmin insanları nasıl değiştirdiğine de şahit olacaksınız.
US (2019) IMDb: 6.9
2019 yılında vizyona giren, oldukça başarılı bir korku-gerilim filmi olan US, kendilerine tıpatıp benzeyen davetsiz misafirlere karşı hayatta kalmak için mücadele etmek zorunda kalan bir aileyi konu alıyor. İlk filmi Get Out (Kapan, 2017)’un ardından US (Biz, 2019) ile tekrar yönetmen koltuğuna oturan Jordan Peele, kariyerindeki başarı basamaklarını istikrarlı bir şekilde tırmanıyor.
Us filminin konusunu ele alacak olursak mutlu ve sevecen bir aile olan Adelaide ve Gabe Wilson, 2 çocuklarını alıp yazlık evlerine gitmeye karar veriyor. Bu bölgede eskiden bir çeşit travma atlatmış olan Adelaide’in korkuları bir bir gerçek oluyor. Bir gece evlerinin önünde el ele tutuşan 4 kişi görüyorlar ve bu 4 kişinin kendi klonları olduğunu fark ediyorlar.
The Platform ile benzeştikleri nokta ise US’ı izlerken hikayenin gidişatında görebileceğiniz sınıfsal farklılıklar, benlik sorunları ve bir çeşit simülasyondan ibaret olan mutlu Amerikan ailesi yalanı…
Cube (1997) IMDb: 7.2
Cube, Cube II ve Hiperküp filmlerinden oluşan Cube serisi, konu itibarıyla olmasa da konsepti ile bu listede The Platform’a en çok benzeyen film diyebiliriz. The Platform’un yönetmeni Galder Gaztelu-Urrutia, bu filmi ilham kaynakları arasında gösteriyor. Yalnızca The Platform’un değil Testere – Saw serisinin de ilham aldığı Cube, oldukça düşük bir bütçeyle çekilmiş.
Cube filminin konusu birbirinden farklı karakterdeki 6 kişinin kendilerini küp şeklindeki büyük bir labirentin içerisinde bulmaları ve oradan kaçma çabalarını ele alıyor. Binlerce odası bulunan dev küp, tuzaklarla dolu! Bir doktor, bir kaçış ustası, bir polis, bir matematik öğretmeni ve bir bina tasarımcısına yolda bir de engelli bir adam ekleniyor. Nefesinizi tutarak izleyeceğiniz bu seri, karantina film önerilerimizden biri olarak burada dursun.
Das Experiment (2001) IMDb: 7.7
2001’de vizyona giren Deney (orijinal ismiyle Das Experiment), Oliver Hirschbiegel yönetmenliğinde çekildi. Das Experiment filmi, 1971’de Stanford Hapishanesi’nde gerçekleştirilen deney sırasında yaşanan gerçek olayları konu ediniyor.
Tamamı erkeklerden oluşan ve hapishane deneyimi olmayan 20 denek, bir laboratuvar içerisinde yaratılan hapishane şartlarında yapılan deneye katılıyor. Deney bittiğinde 4000 mark alacakları söyleniyor. Denekler 2 hafta sürecek bu deneyde yer almayı ve “yönetenler & yönetilenler” olarak (10’u mahkum 10’u gardiyan) iki ayrı gruba ayrılmayı kabul ediyor. Günler geçtikçe rol olarak başladıkları davranışları sahiplenmeye başlıyorlar, bu da aralarındaki ilişkiye zarar veriyor. Deneyin amacı ise insanlara verilen rollerin ne kadar zaman sonra bireyi ele geçireceği ve bu süreçte bireyin kendi benliğini koruyup koruyamayacağı veya ne derece koruyabileceğini görmek…
Gardiyanlar her geçen gün mahkumlara daha sert yaptırımlar uygulayarak zulmetmeye başlıyor. Das Experiment filminin The Platform ile benzerlik taşıdığı nokta da tam olarak burası. Aynı platformda sadece rol icabı yöneticiye dönüşen insanların güçsüzlere zulmetmesi ve insanların birbirine karşı ne kadar acımasız olabileceklerini izleyerek aslında bir ast-üst ilişkisine tanık oluyoruz.
High-Rise (2015, Gökdelen) IMDb: 5.6
Tom Hiddleston, Sienna Miller ve Elizabeth Moss’un başrollerde olduğu High-Rise filmi, mimarisi ve dizaynı ile göz kamaştıran bir gökdelende geçiyor. İşinde başarılı, zengin ve elit bir doktor olan Laing, şıklığın ve lüksün hakim olduğu bu gökdelene taşınıyor. Aynı gökdelende oturan fakat oturdukları katlar bakımından keskin bir hiyerarşi ve sınıf farklılığı ile ayrılan insanların mücadelesini konu alıyor. Binadaki insanlar sosyo-ekonomik durumlarına göre 0 ve 10. katta yaşayanlar, 10 ve 35. katta yaşayanlar, 35. ve 40. katlar arasında yaşayanlar olarak 3’e ayrılıyor. Film, “Kapitalizmin olduğu yerde asla politik özgürlük olmayacak” sözüyle sonlanıyor.
Battle Royale (2000) IMDb: 7.6
Bu yazımızın konusu The Platform’u sevenlerin izlemesi gereken filmler idi fakat Battle Royale’i The Hunger Games serisini sevenlerin de izlemesini tavsiye ederiz. 2000 yapımı Japon filmi olan Battle Royale, The Hunger Games başta olmak üzere pek çok filmin ilham kaynağı.
Battle Royale, kendini distopik bir dünyanın içinde bulan karakterlerin hayatta kalma mücadelesini konu alıyor. Koushun Takami’nin romanından uyarlanan filmde, tıpkı Hunger Games’te olduğu gibi devletin düzenlediği ölümcül bir oyunun piyonları olan bir grup lise öğrencisinin, sadece bir kişi hayatta kalana kadar savaşması bekleniyor. Üç gün sürecek bu macerada eğer kimse kazanamazsa herkes ölecek! Bu filmin The Platform ile benzediği nokta ise acımasız ve zorba bir düzenle baş başa kalan insanların çaresizliğini gözler önüne seriyor olması…
Diğer Film Önerilerimiz için tıklayın!
Dizi Önerilerimiz için tıklayın!
Bizi Takip Edin:
Twitter
Instagram
Letterboxd
Youtube
Dark, Netflix, TENET ve daha birçok konudan bahsettiğimiz podcast’lerimizi dinleyebilirsiniz:
Soundcloud: soundcloud.com/kulturflix
Spotify: https://spoti.fi/2ZSJhFy
iTunes: https://apple.co/2AnbCJh
Spreaker: https://bit.ly/3cj1HBR