Heyecanlı bir şekilde başlayan Black Summer dizisi gerilimi her saniye diri tutan ikinci bölümüyle izleyiciyi koltuğuna çivilemeyi başarıyor. Dizinin akışı kesitler halinde sunuluyor. Bu bölümde de Diğerleri, Son Durak gibi kesitler vardı.
Konuşulanları az da olsa anlayan ama İngilizce konuşamayan Koreli kadın karakterimiz Kyungson, Barbara ve stadyuma ulaşmaya çalışan sürücü William’ı (Sal Velez Jr.) izliyoruz bu bölümde. Yolu asla bulamıyorlar ama asıl geren kısım Koreli kızın sürekli bir şeyler anlatmaya çalışması. Tabii ki hiçbir dediği anlaşılmıyor ama sanki Lost’taki meşhur Koreli çiftimiz gibi her an bülbül gibi İngilizce konuşmaya başlayacak diye bekliyoruz?
İlk bölümden itibaren sorduğumuz ve kafayı yedirten bir şekilde anlamsız gelen insan saldırılarını bol bol gördüğümüz bir bölüm. Koreli’nin uyarılarını dinlemeyen William bir yola sapıyor ve sağlı sollu dizilen insanlar arabaya saldırmaya başlıyor. Camları kırıyorlar, Molotoflar taşlar havada uçuşuyor. Dünya normal bir yerken insanın insanı çekememesini anlıyoruz da zombi baskınında biraz birlik olmak gerekmez mi diye düşünmekten kafayı yedirten bir dizi! Zaten kalmışsınız şurada 3-5 kişi…
Bölümün en gerilimli yerlerinden biri de siyah bir kamyonetin bizim ekibi uzuuun uzun takip edişi… Hatta yer yer çarpıp öldürmeye çalışması da diyebiliriz. Koreliye göre benzinlerini almak istiyor ama bu baya saçma bir fikir, sürekli peşlerinde olduğundan benzinlerinin daha da azalmasına sebep oluyor zira. Bu arada şunu belirtmeden geçemeyeceğim, el kamerasıyla çekin tamam ama biraz daha sabitleseydiniz keşke. Özellikle araba sahnesinde kamera sağa sola savrulurken başım döndü.
Bu sırada Spears ve Rose ekibi tabana kuvvet yürümeye devam ediyor. Son sahnede ise bu siyah kamyonet yüzünden ekibimiz kaza yapıyor ve Barbara teyze emniyet kemeri takmadığından ön camdan fırlıyor. Hızla arabadan çıkıp yakınlardaki bir kafeye saklanıyorlar, diğer arabadaki kişiler de kafeye giriyor. Heyecan dorukta anlayacağınız, 3. bölümü izleyelim bakalım neden takip ediyorlarmış?